ANKARA – Eskişehir’de 12 Ağustos’ta 18 yaşındaki Arda K.’nin sosyal medyada canlı yayın açarak bir çay bahçesindeki beş kişiyi bıçakla yaralamasının ardından saldırının nedeninin ‘oyun bağımlılığı’ olduğuna yönelik iddialar ortaya atıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da saldırıyı ‘dijitalleşme ve oyun bağımlılığıyla’ ilişkilendirdi.
Göktaş yaptığı açıklamada “Aslında yaşadığımız bu olay dijital ve oyun bağımlılığının çocuklarımızın, gençlerimizin sağlığını olumsuz etkilediğinin somut bir göstergesidir. Daha önce de oyunların olumsuz etkilerinin neden olduğu vakalarla karşı karşıya kaldık. Bugün oyun bağımlılığı ciddi bir sorun. Dün yaşanan bu olay, durumun vahametini ve aciliyetini bir kez daha ortaya koymuştur. Ailelerden de bu konuda mesajlar alıyoruz. Geçtiğimiz mayıs ayında kamuoyuyla paylaştığımız Aile Eylem Planı’mızda da önemli yer verdiğimiz dijital bağımlılıkla mücadele etmeye kararlıyız” ifadesini kullandı.
Bakanın açıklamasının ardından saldırıyla bilgisayar oyunları arasında kurulan ilişkiye uzmanlardan itiraz geldi. İletişimci ve yazar Ümit Alan ile Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Alper’e göre 1970’lerden bu yana yapılan bilimsel araştırmalarda bilgisayar oyunlarıyla saldırganlık arasında bir ilişki bulunamadı.
‘OYUNLARLA SALDIRGANLIK ARASINDA İLİŞKİ KURAN BİR BİLİMSEL ÇALIŞMA YOK’
İletişim uzmanı ve Yazar Ümit Alan’a göre neredeyse 1970’lere kadar uzanan oyun oynamakla şiddet eğilimi arasındaki ilişkiyi ölçen araştırmalarda bugüne kadar doğrudan bir ilişki kurulabilmiş değil.
Alan’ın aktardığına göre 2015 yılında Amerikan Psikoloji Birliği, oyun oynamak ile şiddet arasında bir ilişki olabileceğine dönük bir çalışmayı referans alarak bir pozisyon aldı ve oyun oynayanlarda şiddet eğilimi olabileceğini ima etti. Ancak çok sayıda akademisyen, Amerikan Psikoloji Birliği’nin referans aldığı çalışmada kullanılan yöntemin hatalı olduğunu tespit etti, verilerin de şeffaf olmadığı belirlendi. Bunun üzerine Amerikan Psikoloji Derneği, 2020’de pozisyonunu güncelledi ve “Video oyunlarla ile saldırganlık arasında doğrudan ilişki kurabilecek bir bilimsel bulgu yok” sözleriyle alanda yaşanan gelişmeleri özetledi.
Alan, özellikle oyun sektörünün büyümesi paralelinde araştırma sayısında da 1990’lar itibariyle ciddi bir artış yaşandığını hatırlatarak hala bu iki durum arasında doğrudan ilişki kurabilecek bir çalışmanın ortaya konmadığına dikkat çekti.
‘ŞİDDET EĞİLİMİNİ OYUN OYNAMA DEĞİL, DIŞLANMAK ARTIRIYOR’
Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi Doç. Dr. Sinan Alper de Ümit Alan gibi video oyunlarla saldırganlık arasında bir ilişki olmadığını gösteren çalışmaları hatırlatıyor.
Alper, akılları karıştıran bir çalışmanın etkisini ve sonrasında yaşananları da şöyle aktarıyor:
“2000’lerin başında şiddet içerikli video oyunlar ile gerçek hayattaki saldırganlık arasında bir ilişki olduğunu gösteren bazı çalışmalar yayınlandı. Bu durum, oyunlar ile saldırganlık arasında bir ilişki varmış gibi genel geçer bir kabulün oluşmasına neden oldu. Ancak daha sonra art arda daha kapsamlı ve boylamsal dediğimiz yani zaman içerisinde aynı gençlerin durumunu inceleyen deneyler ve çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalar sonucunda iki değişken arasında bir ilişki olmadığı ortaya çıktı. Amerikan Psikoloji Birliği de bu çerçevede 2020’de bu ikisi arasında bir bağlantı olmadığını açıklayarak pozisyonunu güncelledi.”
Kendisinin danışmanlığında hazırlanan bir tezde de bu konuda boylamsal bir araştırma yapıldığını aktaran Alper, tez öğrencisinin de çalışmasında 18-25 yaşındaki erkek katılımcıların uzun süre takip edildiğini ve gerçek hayattaki saldırganlıkla oyun oynama sıklığı arasında bir ilişki bulunamadığını aktardı. Alper’in sözünü ettiği çalışmada oyunla değil ama saldırganlıkla dışlanma hissi arasında bir ilişki bulundu. Çalışmaya e göre dışlanma hissi artıkça saldırganlık da artıyor.”
‘OYUN İLE SALDIRGANLIK ARASINDA İLİŞKİ KURMADA BİLİM DEĞİL, SEZGİLER DEVREYE GİRİYOR’
Alper’e gör bu tür saldırganlıklar ‘oyun oynadı, oyunda gördüğünden etkilenip geldi bunu yaptı’ denerek basite indirgenecek bir durum değil. Okul içinde, evde veya genel anlamda gerçek hayatta saldırganlığı etkileyen çok farklı faktörler olduğunu aktaran Alper, aile dinamikleri, arkadaş çevresiyle kurulan ilişki ile kişilik özelliklerinin bu anlamda ilk anda akla gelenler olduğunu ifade ediyor. “Oyunlarla saldırganlık arasında neden bir ilişki olduğu varsayılıyor?” sorusuna Alper, sezgileri işaret ederek şöyle yanıt veriyor:
“Saydığım bu listede oyun oynamakla saldırganlık arasında bir ilişki kuran çalışma yok, araştırma yapılmıyor değil, ciddi araştırmalar yapılıyor. Buna rağmen bir ilişki bulunamadı. Bu kabulün nedeni bilimsel çalışmalardan ziyade sezgiler. Bu ikisi arasında bir korelasyon varmış gibi düşünüyorlar. Türkiye’de PUBG oyununu milyonlarca çocuğun oynuyor, ancak gidip birilerine saldırmıyor. Milyondan bir görülen bu örnek, video oyunlarla saldırganlık arasında bir ilişki olabileceğini değil, olmayabileceğini gösteriyor. İnsanlar sezgisel olarak burada bir ilişki var hissine kapılıyor, ancak bilimsel çalışmalar burada bir ilişki olmadığını, kurulamadığını defalarca gösterdi.”
‘TEKNOLOJİ İLERLEDİKÇE ESKİ NESİLLER PANİKLİYOR’
Doç. Dr. Alper yaşanan bu durumda biraz da teknolojik ilerlemeyle eski nesillerin bunu algılayışı arasında bir ilişki olduğuna dikkat çekerek kitap ve radyo örneğini hatırlatıyor:
“Yapılan araştırmalar 18. yüzyılda kitapların, 1940’larda radyo bağımlılığının gençlerde olumsuz etkilerinin konuşulduğunu gösteriyor. Bugün video oyunları ve telefonları konuşuyoruz. Her yeni teknoloji panik getiriyor. Sonra daha yeni bir teknoloji geliyor. Sonrası yeni bir panik. Yani teknolojik gelişmelerden dolayı ahlaki paniğe kapılmak yeni bir şey değil. Bu biraz da teknoloji ilerledikçe eski nesillerin paniklemesinden kaynaklanıyor.”
Ne olmuştu?
12 Ağustos’ta Eskişehir’de 18 yaşında bir saldırgan, sosyal medyada canlı yayın açarak sivilleri bıçakladı, beş kişiyi yaraladı. Gözaltına alındıktan sonra tutuklanan şüpheliden, Nazi sembolleriyle kaplı teçhizat çıktı.
Arda K’nin avukatı Samet Bey, müvekkilinin oyunlardan etkilenmediğini, ‘Nazi sempatizanı’ olduğunu belirtti. Avukat Samet Bey, sosyal medya ve iletişim kanallarından saldırıyla ilgili yol ve yöntem öğrendiğini ifade ederek, müvekkilinin aynı zamanda akli dengesiyle ilgili de teste tabii tutulacağını, daha önceden adli sicil kaydı olmadığını ifade etti. Eskişehir Valiliği de saldırıya dair açıklamasında, şüphelinin Haziran’da 18 yaşını doldurduğunu ve daha önceden adli suç kaydı bulunmadığını belirtti.